Horizon Eğitim Grubu’na bağlı Tarabya İngiliz Okulları yurtdışı üniversite danışmanı olarak katıldığım British Council’ın organizasyonuyla gerçekleşen Birleşik Krallık üniversite turunun ilk durağı Birmingham Üniversitesi’ydi. 1900 yılında kurulan Birmingham Üniversitesi, yüzyılı aşkın sürede hem eğitim hem de araştırma alanında kendini kanıtlayıp uluslararası anlamda bir marka haline gelmeyi başarmış bir kurum. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Ivy Lig’in Birleşik Krallık’taki versiyonu olarak kabul edilen Russell Grup bünyesinde yer alan Birmingham Üniversitesi, dünya ve yerel üniversite sıralamalarındaki yeriyle de bu durumu pekiştirmektedir.

Birmingham Üniversitesi tam anlamıyla bir kampüs üniversitesi. Farklı bloklarla birbirine bağlanan kampüs bünyesinde Sosyal Bilimler, Tıp ve Diş Hekimliği, Sanat ve Hukuk, Doğa ve Çevre Bilimleri, Mühendislik ve Fiziki Bilimler gibi fakülteleri barındırıyor. Kampüste çeşitli alanlarda yeni binaların inşaat halinde olduğu göze çarpıyor. Bu durumu üniversite yetkilisine sorduğumuzda kampüs için 2016- 2021 yıllarını kapsayacak birinci aşama büyüme çalışmalarının geçen yıl başlamış olduğunu öğrendik. Hatta bu çerçevede son iki yıldır kampüs içi ve çevresinde toplam 900’den fazla öğrenciye ev sahipliği yapacak iki farklı yurt, modern yeni bir kütüphane, ek öğrenci merkezi binası ve yeni bir spor merkezi açılmış. Dolayısıyla üniversite kampüsü 2021’e kadar yapılacak yeni hizmet, araştırma ve eğitim binalarıyla öğrenci, akademisyen ve çalışanlarına çok daha geniş imkânlar sağlıyor olacak.




Öğrenci deneyimini yaşayabilmek için öğrenci merkezindeki yemek salonunda öğle yemeği yemeyi tercih ettik. Çoğu asistan ve akademisyen de ana binadaki bu kafeteryayı tercih ediyor. Tabii bu durumun yemek çeşitliliği ve kalitesiyle de ilgili olduğunu sonrasında keşfediyoruz. Etten tavuğa, farklı tipte haşlanmış sebzelerden salatalara kadar çok çeşitli seçki öğrencilere sunulmuş. Vegan ya da vejetaryen öğrenciler için özel seçenekler de mevcut. Bunlara ek olarak hazır sandviç, çorba ve farklı tatlı seçenekleri de menüye eklenebiliyor. Ücretlendirme de öğrenci standartlarında, hatta özel menüleri öğrencilerin daha uyguna alabilmesi mümkün.

Öğle yemeğinin ardından mühendislik fakültesine doğru yola çıktık ve inşaat mühendisliği bölümünden Dr. Gurmel Ghataora ile buluştuk. Dr. Ghataora 17 yıldan beri Birmingham’da çalışmakta ve aynı zamanda yüksek lisans kabulleri konusunda da yetkili bir akademisyen. Fakülte laboratuvarlarını bize gezdiren Dr. Ghataora, aynı zamanda fakülte içerisindeki araştırma alanları hakkında da bizleri bilgilendirdi. Özellikle tren rayları zemini ve güçlendirilmesiyle ilgili çalışmalarla ülke çapında öne çıkan fakülte bu yıl Kraliçe’nin verdiği ileri eğitim ödülüne layık görülmüş. Laboratuvarlar adeta uçsuz bucaksız labirentleri andırıyor, özellikle yapay tornado makinası en çok ilgimizi çeken bölüm oldu.  Bu makina yardımıyla tornado büyüklüğünde rüzgâr oluşturabilen akademisyen ve öğrenciler bu rüzgârların bina ya da çeşitli yapılar üzerindeki etkisini gözlemleyip araştırmalarını geliştirebiliyor. Mühendislik fakültesiyle ilgili en önemli faktörlerden biri, lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin bir arada çalışabilme imkânın olması. Lisans öğrencileri ders dışında yüksek lisans öğrencileri gözetiminde çeşitli araştırma çalışmalarına katılıp tecrübe edinebiliyorlar.

Mühendislik ’in ardından İşletme Fakültesi’ne doğru yola çıktık. Burada bizi Türk akademisyen Dr. Ufuk Güneş Bebek bekliyordu. İşletme Fakültesi içerisindeki bölümler, fakültenin araştırma alanları, giriş koşulları ve uluslararası bağları gibi konularda bir sunum yapan Dr. Bebek, sunum sonrasında ise bizimle kendi üniversite tecrübelerini paylaştı. Birmingham’da araştırmaya verilen önemi vurgulayan Dr. Bebek, yüksek lisans öğrencileri için bu anlamda üniversitede çok çeşitli imkânların yer aldığının altını çizdi. Çoğu lisans programında mezun öğrencilerin yüzde 85’inin 6 ay içerisinde çalışmaya başladığını hatta İşletme programında bu oranının yüzde 97’yi bulduğunu da sohbetimiz esnasında öğrendik. Bu durum özellikle İşletme fakültesinin günümüz gerekliliklerine göre öğrenci yetiştirdiğinin çok önemli bir göstergesi.

İşletme Fakültesi sunumu sonrasında soluklanmak için The Barber Güzel Sanatlar Enstitüsü giriş kafeteryasında kahve molası verdik. Bu mola sayesinde kampüs içerisindeki bu enstitünün farklı alanlarda geniş sanat koleksiyonlarına sahip olduğunu, öğrencilerin burada staj imkânı bulabildiklerini ve öğrencilerin ders dışı vakitlerini geçirebilecekleri farklı sanat alanlarıyla ilgili özel salonlara enstitünün ev sahipliği yaptığını öğrenmiş olduk. Örneğin oradayken akşamüstü yapılacak konser için hazırlık içerisinde olan bazı öğrencilerle karşılaştık. Bunun yanı sıra herkese açık bir galeri de olan Enstitü çeşitli konser, sergi vb. çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.




Şehir olarak ise Birmingham kolay bir ulaşıma sahip, direkt İstanbul üzerinden şehre uçak seferleri bulunuyor. Bunun yanı sıra uygun meblağlara tren seferleriyle Galler Bölgesi’nden İskoçya’ya kadar ulaşabilmek mümkün. Londra ile Birmingham arası ise tren ile yaklaşık 2 saat sürüyor. Birleşik Krallık’taki en yeşil şehirlerden biri olarak bilinen Birmingham, Venedik’ten daha fazla kanala sahip olmasıyla insanları şaşırtıyor. Kültürel anlamda çok çeşitliliğe sahip şehir pek çok yeme içme imkânı da sunuyor.

Ziyaretimiz esnasında yılbaşı hazırlıklarına denk geldiğimiz için çok şanslıydık, böylece Birmingham’ı en hareketli haliyle görebildik. Şehir merkezine kurulan Alman Yeni Yıl Pazarı şehirde bir şölen havası estiriyordu.

Tam bir öğrenci şehri olan Birmingham, dünya standartlarında eğitim ve araştırma imkânı sunan Birmingham Üniversitesi ile her geçen yıl daha çok yabancı öğrencinin tercihi olmaya devam edecek gibi görünüyor. Birleşik Krallık lisans başvurusu planlaması içerisinde olan tüm öğrencilerimize Birmingham Üniversitesi’ni de mutlaka inceleyip o şekilde kararlarını vermelerini öneriyoruz.