Merhabalar sevgili öğrencilerimiz,

Sizler için geçen ay adım adım İspanya’yı dolaştım ve gözlemlerimi kısaca aşağıdaki gibi sizlerle paylaşmak istiyorum
…
İspanya deyince akla ilk olarak futboluyla markalaşmış Real Madrid ve Barcelona, kızgın boğalarıyla arenaları, tipik Akdeniz’e sahip sıcak kumsalları, tapas denilen küçük tabaktaki mezeleri ve tabi ki hırcın dansı flamenko geliyor. Tüm bunların yanında 21 ülkenin resmi dili olan ve dünyada yaklaşık 450 milyon kişinin anadil olarak kullandığı İspanyolca. Bu özelliği ile dünyada kullanılan dördüncü dil olup toplam olarak 650 milyon kişin günlük hayatta kullandığı sanılmaktadır. İspanya, Ekim ayı sonundan Mart sonuna kadar GMT'den bir saat ileridir. Yılın geri kalanında GMT'den iki saat ileridir. İklim olarak kış aylarında ısı genellikle 0 derecenin altına düşmez. İspanya'da genellikle çok sıcak olan yaz aylarının aksine Madrid'de ısı Temmuz, Ağustos aylarında 30 derecenin biraz üzerindedir. Yaz aylarında da yine İspanya genelinin aksine arada yağış görülür.

Öncelikle İspanya’nın kısa bir geçmişinden söz etmeli. Tabiki İspanya deyince başkent Madrid ilk  akla gelen kelimemiz olur. Madrid'i Romalılar kurmuştur. Kesin dönem bilinmese de 3. ve 5. yüzyıl arasına tarihlenir.  Madrid ' i 10.yüzyılda Magerit adıyla bir Müslüman Merkezi olarak görürüz. 16.yüzyılda şehir İspanyol İmparatorluğu'nun başkenti olur. Burası 17.yüzyılda Cervantes, Lope de Vega ve Calderon gibi yazarların yaşadığı bir entelektüeller kenti haline gelmiştir. 18.yüzyılda kültür hayatı en üst seviyededir. 1808-1813 yılları arasında Napolyon tarafından ele geçirilen Madrid, yönetimin tekrar İspanya'ya geçmesinin ardından 20.yüzyıla kadar toparlanamamıştır. 1931 yılında kurulmaya çalışılan demokratik rejim 1936 -1939 yılları arasında iç savaşla kesintiye uğramıştır. ( Hemingway ' in " For whom the bell tolls " - Çanlar kimin için çalıyor - eseri bu iç savaşı anlatır. ) İspanya bugün 2.Dünya savaşı sonrası kurulan monarşik sistemle idare olunmaktadır.

İspanyanın en önemli yerleşim alanları; başkent Madrid, Endülüs akımından etkilenmiş olan ve sokaklarında Arap mimarisiyle karşılaşacağınız bölgelerden olan Toledo ve Malaga, turizmin en canlı şehirlerinden olan Sevilla ve Barcelona, ülkenin güney kıyılarında bulunan ve tatil kasabalarından olan Malaca ve Marbella. Yapmış olduğumuz ziyaretlerle bu bölgelerden kısaca bilgiler sunmak istiyorum.

Madrid’e İstanbul’dan tarifeli bir uçuşla yaklaşık 4 saatte varabilirsiniz.  Avrupa’nın en kalabalık beşinci şehrinde sizi güler yüzlü gümrük memurlarının karışılacağından emin olabilirsiniz. Özellikle Madrid hem modanın merkezi hem de muhteşem tarihi yapısıyla geceleri de uyumayan bir şehirdir. İspanya’da ve özellikle Madrid’de bulunabilecek en ideal zamanlar Mayıs, Haziran ve Eylül aylarıdır. ( Nisan ve Ekim ayları da fena değildir ).

Madrid çevresindeki yerleşimlerle birlikte yaklaşık 4 milyon nüfusu olan bir şehirdir. Deniz seviyesinden 700m yükseklikte bir plato üzerine kurulmuş olması sebebiyle ziyaretimiz suresince sert esen rüzgara karsı biraz hırpalandık diyebiliriz. Oldukça modern görünüşlü olan bu Avrupa başkentinde, şehir merkezinde özellikle 19.yüzyıla tarihlenen çok sayıda bina yer almaktadır. Şehir merkezinde, şehrin hafızasını koruyan bu tarihi doku, şehir dışına doğru çıkıldıkça yerini düzenli yaşam alanlarına bırakmaktadır. Kent canlı bir kültür sanat merkezi adeta. Ulaşımı geniş metro ağı ve özellikle ilginç bir şekilde yerin altına alınan otobanı ile hız kesmemekte. Kentin yeni ve eski yapılarının kucaklaştığı Gran Via ve Plaza da Espana, turistik meydanı Sol,  Goya ve Picasso’nun da eserlerini yakından görebileceğiniz Prado Müzesi, geniş yeşil alanları ile Central Park ve birçok restaurant sizin icin Madrid’in kalbinde hazır bulunmaktadır. Kısaca bu şehrin bir öğrenci olarak ilgi cekici yerlerinden söz etmeli;

Puerto del Sol: Madrid'e ister yalnız isterse bir gurupla gidin öncelikle bulmanız gereken nokta Puerto del Sol'dur. İspanya'nın resmi olarak merkezi kabul edilen nokta Puerto del Sol 'deki belediye binasının önündedir. Bu meydan, biraz dikkatli bakarsanız bir çilek ağacına dayanmış bir ayı heykeli göreceksiniz ki bu heykel Madrid şehrinin amblemidir.  Meydana çıkan bir çok ara sokaktan insanlar akın eder gibi burada toplanır, her yanınızda bir baksa dilden seslere sakın şaşırmayın. Özellikle bu bölgede birçok İspanyolca dil okullarının olduğunu da belirtmek isterim. İspanya'nın ortasını kabul ettiğimiz bu meydanı kendimizi referans kabul ederek yakın mesafedeki turistik caddelere ulaşmak kolay olacaktır.

Plaza de la Independencıa (Alcala Gate): Kral III. Charles tarafından şehre giriş kapısı olarak tasarlanıp neo-klasik üslupta yaptırılmıştır. İspanyanın merkezi sayılan meydandan yürüyüş mesafesi ile yaklaşık 20 dakika uzaklıktadır.

Retiro Park: Alcala Gate'I geçtikten sonra sağ kolda yer alır. Büyük bir alan üzerine kurulmuştur. Hafta sonları Madridlilerin tam bir nefes aldığı mekandır. 17.yüzyılda Retiro Sarayı'nın bir bölümü olarak düzenlenmiştir. İspanya iç savaşı sırasında oldukça hasar görmüşse de park içindeki bitkiler, çeşmeler, havuzlar, anıt ve heykeller ve bahçe düzenlemeleri görülmeye değerdir.

Grand Via: Madrid'in tarihi dokusu içine yerleşmiş en popüler alış-veriş merkezidir. Kartpostallarda sıkça yer alan bir ana cadde üzerine kurulmuş yapılardan oluşur. Modern bir yapılaşmanın eskiye meydan okumadan sıralanışını burada hissedersiniz.

Plaza de Espana: Kentin en yoğun caddelerinden biridir. Resmi binaların birçoğu bu cadde üzerindedir. Ayrıca Cervantes Anıtı da, bu doku içinde yine yel değirmenlerine savaş açmış iki kahramanıyla yer almaktadır.

Plaza Mayor: Kare bir avlu etrafında düzenlenmiş 136 binadan oluşur. Mutlaka görünmesi geerken bir mekandır. 1619 yılında krallığa prestij sağlayacak bir alış-veriş merkezi olarak inşaa edilmiştir. Hala çeşitli dükkân ve atölyelerden oluşan oldukça güzel bir ortamı var. Ayrıca bu açık avluda binada yer alan onlarca balkondan da seyredilen boğa güreşi gibi geleneksel oyunların yanı sıra kraliyet ailesine ait düğün törenleri yapılmaktaymış. Bugün de çeşitli yerel festivallerde bu alan kullanılmaktadır.

Prado Museum (Paseo del Prado): 18.yüzyılda yapılmış olan bina Neo-Klasik üsluptadır. VII.Ferdinant ve karısının girişimleriyle oluşan kolleksiyona ait yaklaşık 300 adet parça ile kurulan müze bugün 7000 civarında eserle dünyanın en önemli Avrupa sanatı koleksiyonlarından birine sahiptir. Londra’da nasıl National Galeri önem kazanırsa bu şehirde de Prado o kadar önemlidir. Birçok İspanyol sanatçılarına ( Velazquez, El Greco, Goya...) ait olduğu gibi Avrupa’nın çeşitli dönemlerde faaliyet göstermiş diğer ustaların da (Bosch, Rubens, Mantegna, Raphael Tintoretto, Tiziano Caravaggio, Botticelli, Dürer, Poussin...) uygulamalarını burada ziyaret edebilirsiniz.

İspanya'da  en önemli üç tanımla sudur; Flameco, Football, Fiesta. Bunların ülkenin popüler kültürü içinde önemli bir yeri olduğunu herkes bilir. Bunu anlamak için turist bile olmaya gerek yoktur aslında.

Flamenco Dansı bugün genellikle turistik bir gösteri niteliğinde olup daha çok akşam saatlerinde organize edilmektedir. En iyi gösteri mekanı Sevilla Kenti denilebilir. Madrid'in dünyaca ünlü 2 futbol takımı olan Real Madrid ve Atletico de Madrid takımlarını ise duymayanınız yoktur. Özellikle Barcelona ile olan ezeli rekabet hele de ünlü Bernabeu Stadyumun'daysa akılda kalmaması imkansızdır. Aklıma Fenerbahce ve Galatasaray  takımları geldi biran nedense.

Boğa güreşleri Madrid'de özellikle Mayıs ayının ortalarından itibaren izlenebilir.

İspanya’da resmi çalışma saatleri Pazartesi'den Cuma'ya kadar 09:00 -14:00 ile16:30-17:00 saatleri arasındadır. Bütün İspanya'da dükkanların asgari açık oldukları süre Pazartesi'den Cumartesi'ye kadar 10.00-13.30 arası ve 17.00'den 20.30-21.00 saatleri arasındadır. Büyük mağazalarda, süpermarketlerde ve hipermarketlerde öğle tatili uygulaması yoktur ve daha geç saatlere kadar hizmet verilmektedir. Rekabet esaslarını göz önüne alınarak her otonom bölge, işyerlerine yılda en az 8 kez tatillerde veya pazar günleri açık kalma izni vermektedir. Ama bu yerdeki ilk gününüz pazar günü ise biraz şaşkın olabilirsiniz, genelde acık market bulamadığından ertesi günü dört gözle bekleyebilirsiniz.

İspanya halkı sabah işine erken gider, öğleden sonraları özellikle turistik beldelerde  (malaga, sevilla, marbella…) saat 14:00*16:00 arası siesta zamanı denilerek kepenk indirir ve dinlenmeye çekilir. Aksam yemeklerini saat 21:00 den önce yememektedirler. Özellikle Madrid’de şık restaurantlar 20:30 dan önce müşteri kabul etmemektedir. Yemekten önce tapas denilen küçük mezeler ve kanepeler şarap eşliğinde tüketilir, bu bir gelenektir. Zaten yemek kültürü Akdeniz mutfağından etkılendigi icin ögrencilerımizin bu konuda zorluk çekebileceğini zannetmiyorum. Balık ve zeytin yağlılardan yapılan mezeler bu ülkenin vazgeçilmezleridir.

İspanya’da genel olarak insanlar 4 öğün yemek yerler. Kahvaltı, öğle, akşam ve gece yemekleri. Bu öğünlerden kahvaltı ve akşam yemeklerini bir kenara bırakabiliriz.  Çünkü asıl olan  öğle ve gece yemekleridir. Gece yemeklerinden kastım 21:00 den sonra sofraya oturma geleneğidir. Bu yemeği uzun sohbetler eklenince masadan kalkış gece yarılarını aşabilmektedir. Özallıkla Madrid 23:00'den sonra yaşamaya başlayan bir kenttir, dolayısıyla gece boyunca yenilen tapas adını verdikleri mezelerle ister istemez sabah kahvaltısına pek gerek bırakmıyor. Tapas denilen bu lezzetleri sırf ayrıca bu mezeler için açılmış cafe ve barlarda tadabilirsiniz.

Bu aşamada size öğle yemeklerinde çokça tercih edilen geleneksel bir yemeğin tarifini vererek biraz sizi kıvrandırmak istiyorum. Yemeğimizin adı  PAELLA:

PAELLA TARİFİ:      

Malzemeler. (4 kişilik)
1 adet soğan, ince doğranmış
3 diş sarımsak, ince doğranmış
1 adet kırmızı (salçalık) biber
1 adet iri domates
500 gr tavuk eti,kuşbaşı doğranmış
125 gr dana eti, kuşbaşı doğranmış
1 adet standart boy sosis, aynı miktarda salam veya jambon
100 gr bezelye (haşlanmış)
150 gr iri karides (haşlanmış)
250 gr mantar
250 gr midye (haşlanmış)
650 ml=2.5 bardak ( normal su bardağı yaklaşık 250 ml hacmindedir) tavuk veya haşlanmış deniz ürünlerinin suyu)
250gr pirinç =2 bardak
¼ tatlı kaşığı safran (köri) ve isteğe göre karabiber,kimyon ,kırmızı toz biber, tuz.

HAZIRLANIŞI

Soğan, sarımsak, kırmızı biber zeytinyağıyla yumuşayıncaya kadar kavrulur ve domates eklenerek 5 dakika kadar daha pişirilir. Önceden hazırladığımız 2.5 bardak tavuksuyu veya haşlanmış deniz mahsullerinin suyu ilave edilir. Su kaynayınca 2 bardak pirinç, safran, kimyon karabiber ve tuz kaynayan suya dökülür ve yemeğimiz kısık ateşte pişmeye bırakılır. Başka bir tencerede tavuk, dana etleri, mantar ve salam, mantarlar suyunu çekene kadar, kısık ateşte, zeytinyağında kavurarak pişirilir.
Kısık ateşte suyunu çeken yemeğimize, kavurduğumuz tavuk eti, dana eti ve mantar ile daha önce haşladığımız midye, karides ve bezelyeler ilave edilerek, tenceremizin ağzı kapatılarak 15 dakika kadar dinlendirildikten sonra servis yapılabilir. Afiyet olsun.

Artık yeme içme alışkanlıklarından asıl konumuz olan İspanya’da eğitim  alanına geçebiliriz.

Ülkemizde gün geçtikçe bu dili öğrenme ve kullanma alışkanlığı hızlanmıştır. Artık birçok öğrenci dil eğitimi basta olmak üzere İspanya’yı ziyaret etmeye başlamıştır. Dil eğitimi yanında üniversite imkânları ile de İspanya cazip bir Avrupa Birliği ülkesi konumundadır.

İspanyolca dil eğitimi acısından birçok okul Madrid şehir merkezi etrafında sıralanmıştır. Bu okullarda genel İspanyolca olarak verilen derslerin yanında DELE denilen dil seviye sınavına hazırlık programları da bulunmaktadır.

DELE (Diplomas de Espanol Como Lengua Extranjera): İspanyol Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan sınavdır. DELE sınavının üç seviyesi bulunmaktadır:

Certificado Inicial de Espanol
Diploma Basico de Espanol
Diploma Superiorde Espanol

Tüm testler adayların İspanyolca okuma, yazma ve anlama kabiliyetlerini ölçme amaçlıdır. Dili kullanma, basit kitapları okuyabilme ve kişisel mektup yazma ya da bir toplantı boyunca not tutabilme seviyesinde olunması amaçlanmaktadır. Bize tanıdık gelen ielts sınavlarının İspanyolca versiyonu şeklindedir

Dil eğitim suresi 2 haftadan 48 haftaya kadar değişebilmektedir. Altı aya kadar olan öğrenimler için oturum başvurusuna gerek kalmamaktadır, ancak daha uzun sureli eğitimlerde okulunuzun bulunduğu bölgeden oturum izni alınmalıdır. Oturum izni alınsa bile bu ülkede öğrencilerin çalışma izni bulunmamaktadır.

İspanya’nın en köklü okulları olan Enforex, Don Quijote, IHmadrıd, Estudio Sampare, Eureka Madrid’de tercih edilebilir dil eğitim merkezlerindir. Her okulun konaklama acısından çeşitli imkânları bulunmaktadır. Bazı okullar çok katlı binaların içerisinde eğitim verirken üst katları öğrenci evleri olarak kullanıma açmıştır. Ayrıca Madrid içerisinde aile yanı konaklama imkânı öğrencilere sunulmaktadır. Dersler genelde standart ve yoğun programlar olarak düzenlenmiştir. Standart programlarda ders âdeti haftada 20 olup, başlangıç seviyesinden İleri düzeye kadar genel İspanyolca dersleri verilmektedir.

Eğitim acısından öğrencilerimizin yaz dönemlerini tatil çerçevesinde geçirmek istediklerinde özellikle turistik mekânlar olan Barcelona, Sevilla, Marbella ve Malaga önemli yerleşim merkezlerindendir. Bu bölgelerde bulunan dil eğitim merkezleri için farklı seçenekler bulunmaktadır. Bu kesimde ispanyolca aksanı çok daha anlaşılır olmakla beraber yaşam koşulları ülkenin iç kesimleri kadar pahalı değildir. Akdeniz ikliminin hakim olduğu, yeme alışkanlıkları açısından balık ürünleri ve zeytinyağlılarla çeşitlenen sofraları, tarihi Endülüs mimarisi ile tam bir acık hava kültür merkezi içersinde bu eğitimi almak için en uygun yerlerdendir.  Yılın 320 günü güneş sizinle beraberdir. Malaca Instutittuto özellikle profesyonel bir eğitim kadrosu ile hizmet vermekte, İspanyolca dil eğitimini kendi yayımladıkları kitaplarla öğrenciye sunmaktadır. Konaklama imkânları aile yanı ve kendi binalarında bulunan odalarla sağlamaktadır. Çeşitli seçeneklerle farklı oda konseptleri dikkat çeker. Bir otel konforunu aratmayacak şekilde dizayn edilmiş odalarda ve yüzme havuzlu, teraslı bahçelerinde ispanyolca dil eğitimi görmek gerçekten bu okulda ayrıcalıktır.

Eğer dil eğitiminizi biraz daha sakin ve tarihin halen yaşatıldığı bir yerde geçirmek isterseniz size Toledo ve Ronda bölgesini tavsiye ederim. Toledo özellikle UNESCO Dünya MirasI kategorisinde korunan bir şehirdir. Bu bölgede akademik bir çalışma için Toledo’da bulunan UCLM (Universidad de Castilla-La Mancha) üniversitesi çok donanımlıdır. Bu okulu bünyesinde İspanyolcanın yanı sıra ingilizce dil eğitimi almanız da mümkündür.

Üniversite eğitimi devlet ve özel kurumlar tarafından sağlanmaktadır. Genelde lisans eğitiminin dili İspanyolcadır, bazı bölümlerde İngilizce okuma imkânı olabilir. Eğitim süresi lisans olarak 3 yıldır. İspanyolca lisans eğitimi almak isteyen öğrencilerimizin ‘selectivitad’ adı verilen sınavından iyi derecede puan almış olması gerekmektedir. Bu sınav sonucu elde edilen puan karşılığı çeşitli okullara başvuru şansı yakalanır. Bazı okullar, Türkiye’de aynı bolümde bir yıl okuma şartı da arayabilmekte ve öğrenciyi transfer edebilmektedir. Özellikle Otel Yönetimi ve Turizm sektöründe üniversite bazında İngilizce okullar bulunmaktadır. Özellikle Les Rosche  Üniversitesi turizm alanında eğitim görmek isteyenler için çeşitli imkanlar sunan bir kurumdur. Ogenim dili İngilizce olabilmekte ve teori dersleri yanında uygulamalı dersleri ile iyi bir yönetici olma yolunda sızı hazırlayacaktır. Bir Akdeniz ülkesi olması bakımından turizm sektörü ülkenin en önemli gelir kaynağıdır. Bu alanda üniversite eğitimi İngilizce olarak çeşitli okullarda 4 yıl sureyle tam bir uygulama çerçevesinde gerçekleşebilir. Yıllık özel üniversitelerde harç bedeli 12.000 Euro civarındadır, bir öğrencinin de yıllık yaşam masrafı 7.000 Euro olabilmektedir. Ayrıca yüksek lisans olarak öğrencilerimiz 1 yıllık eğitimi İspanyada alabilmektedir. Bazı bölümlerde bu süre 2 yıla uzayabilmektedir. Mastır eğitim ücretleri yıllık 15.000 Euro civarındadır.

İspanya ve özellikle İspanyolca eğitimi ile ilgili her türlü geniş bilgiyi tarafımızdan sağlayabilirsiniz. 

Unutmayalım ki farklı kültürleri yaşamla, yaşamı iletişimle, iletişimi de çok dile sahip olmakla öğrenebiliyoruz.

Hoşcakalın…
Adiós